Son yıllarda
alınan ‘reçetesiz antibiyotik alınamaması’, ‘bilinçli antibiyotik kullanımı
konusunda farkındalık oluşturulması’ gibi tedbirlerle ülkemizde antibiyotik
kullanımı yılda 250 milyon kutudan, 170
milyon kutuya düştü. Ancak halen Avrupa’da en çok antibiyotik kullanan ülke
konumundayız. Antibiyotikler en fazla suiistimal edilen ilaçlar arasında yer
alıyor. Memorial Bahçelievler Hastanesi İç Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr.
Aytaç Karadağ, 18 Kasım Avrupa Antibiyotik Farkındalık Günü öncesinde bilinçsiz
antibiyotik kullanımının yol açtığı zararlar ve korunma yolları hakkında bilgi
verdi.
Bilinçsiz
kullanılan tek bir antibiyotiğin bile zararı 2 yılda iyileşiyor
Bilinçsiz
antibiyotik kullanımı;
Karaciğer ve
böbreklerde harabiyet gelişmesine,
Antibiyotiklere
karşı direnç gelişimine,
Mantar
enfeksiyonlarının oluşumuna,
Mali
kayıplara,
Bağırsaktaki
probiyotiklerin kaybedilmesine neden olmaktadır.
Bağırsaklarda
probiyotik adı verilen 100 trilyon yararlı bakteri vardır. Bu probiyotikler;
sindirimi kolaylaştırır, B-K vitaminlerini üretir, immün sistemi destekleyerek
kansere karşı korur ve zararlı mikropların çoğalmasını engelleyerek
hastalıklardan korur. Bilinçsiz şekilde tek bir tane bile antibiyotik
alındığında bu probiyotikler yüzde 20 oranında ölmektedir. Bu probiyotikleri
tekrar bağırsaklara geri kazandırabilmek; en iyi organik beslenmeyle bile
maalesef 2 yıl içinde mümkün olabilmektedir. Bebekken antibiyotik kullanılması
yaşamın ilerleyen dönemlerinde probiyotik kaybına neden olarak enfeksiyonlara
karşı duyarlı hale getirmektedir.
Antibiyotiğin gereksiz kullanıldığı durumlar
şöyle sıralanmaktadır:
Ateş yüksekliği
antibiyotik gereksiz kullanımının en sık sebebidir. Antibiyotikler ateş
düşürücü değildir. Ateş; bağışıklık sisteminin alarme olması sonucu oluşan,
mikropları, tümörü direk yok eden, immün sistem elemanlarını ortama çeken ve
vücudun yararına çalışan bir savunma mekanizmasıdır. Ancak ateş yükselmesinde
uzmana danışılmadan antibiyotik kullanımı çok yaygındır.
İltihabi
ateş veya ateşli hastalıklardan en sık görüleni üst solunum yolu enfeksiyonu
denilen farenjit, larenjit, tonsillit, sinüzit gibi durumlardır. Üst solunum
yolu enfeksiyonlarının yüzde 75’i viral olduğu için ve antibiyotikler sadece
bakterileri öldürdüğü için bu durumlarda çoğunlukla antibiyotik kullanımı
gereksizdir.
İshal
vakalarının yüzde 10-20’sinde antibiyotik verilmesi gerekir; gereksiz antibiyotik
kullanımı probiyotik dengesini olumsuz etkileyeceği için uygunsuz kullanımında
ishalin iyileşme sürecini uzatabilir.
Grip, nezle
gibi hastalıklar viral kökenli olduğu için antibiyotik kullanımı gereksizdir.
Sadece ağır
enfeksiyon, sepsis, endokardit denilen kalp zarı enfeksiyonu, menenjit denilen
beyin zarı enfeksiyonu, zatürre gibi hayatı tehdit edici durumlarda antibiyotik
zaman kaybedilmeden başlanılmadır.
2050’de
bilinçsiz antibiyotik kullanımından 10 milyon kişi yaşamını yitirebilir
Özellikle
yanlış antibiyotik kullanımı dirençli mikropların çoğalmasına neden olmaktadır.
Şu ana kadar üretilen 100’den fazla antibiyotiğin pek çoğuna mikroplar direnç
geliştirmiş durumdadır. Bu dirençli mikroplardan dolayı 2050 yılına kadar tüm
dünyada 10 milyon kişinin öleceği tahmin edilmektedir. Tüm dünyada ekonomiye ek
maliyeti ise 100 trilyon dolar olacağı öngörülmektedir. Sanıldığının aksine
dünyada kullanılan antibiyotiklerin yüzde 80’i hayvancılıkta kullanılır.
Büyümenin hızlanması amacıyla kullanılan bu antibiyotiklerin kalıntı ürünleri,
hayvanların tüketilmesi durumunda insanları da etkilemektedir. Avrupa Birliği
2006 yılında hayvanlarda büyüme amaçlı antibiyotik kullanımını yasaklamıştır.
Doğru
antibiyotik kullanımı için dikkat etmeniz gereken 7 hayati faktör
Bilinçli ve
akılcı antibiyotik kullanımı doktor kontrolünde başlanılmalıdır.
Sadece
bakteriyel olduğu kanıtlanan hastalıklarda kullanılmalıdır.
Mecbur
kalmadıkça geniş etkili antibiyotiklerden kaçınılmalıdır.
Bağırsak
probiyotiklerini koruma amacıyla probiyotik-probiyotik kombinasyonu ile
birlikte kullanılmalıdır.
Direnç
gelişmemesi amacıyla saatlerine dikkat edilerek kullanılmalıdır.
Zamanından
önce bırakılmamalıdır.
Antibiyotiklerin
çoğu karaciğer ve böbrek yoluyla vücuttan atılırlar. Bu nedenle karaciğer ve
böbrekte tahribat yapabilmektedir. Böbrek ve karaciğer hastalarında,
antibiyotik tedavisi gerekiyorsa düşük dozlu veya böbrek-karaciğer atılımı
olmayan ilaçlar tercih edilmelidir.